diğer bölümler 60dk civarı kimi +/- 10-20dk oynamış sanki. Gerçekten öyle olabilir.

Bu arada daha uzun dizileri netflix'e vs. eklerken 45dk'ya bölüyorlar, Ezel dizisi mesela normalde 1 buçuk saatlik bölümlerken netflixte 45dk ama 2 kat bölüm sayısıyla vardı. Ama Kurtlar Vadisi dizilerin görece kısa olduğu dönemde başlamıştı, 45-60dk normal. (yine de kesilen sansüre uğrayan kısımları var mıdır bilmiyorum)

o yıllarda dizi süreleri 1 saat civarındaydı zaten, 45-50dk-1 saat-1 saat 10 dakika gibi sürelerdeydi. şimdiki gibi bir gece tek bir diziye ayrılmazdı hatırlarım gecede 2 dizi olurdu bir kanalda. dizi süreleri gün geçtikçe kademe kademe arttı. önce 1,5 saat civarlarına geldi ki o sıralar yerli dizi yersiz uzun yürüyüşleri filan yapılmaya başlamasına rağmen 2 saatlere, 2 buçuk saatlere, 3 saatlere kadar vardı iş.

Punisher ilk sezonu insaatli falan bir yerde basliyor, doğru sezon olduguna emin miyiz? Çünkü ilk sezonunda var zaten aile intikam olaylari.

punisher'ın ilk sezonu daredevil'in ikinci sezonu diyebiliriz aslında, ilk orada çıkıyor, çok tutunca kendine ait ayrı dizisini yapıyorlar.

telefon mobil internetinden hotspot acip denediginde ayni davranis tekrarlaniyor mu?

geçmişi temizle. gizliden dene.

@arakaali O durumda bunu yaşadığımı hatırlamıyorum hiç. Modemde bir sorun olabilir diye düşünüyorum. Superonline fiber yeni ZTE modemini kullanıyorum. Modemi resetleyeceğim ama Superonline fiber şifresini vermediği için cesaret edemedim.

Anlatması biraz uzun ama GNAT denen IP birleştirme uygulaması yüzünden IP'niz zararlı bir kaynak ile çakışıyor olabilir. internet IP'nizi whatismyip'den öğrenip şuradan kontrol edin. mxtoolbox.com
Turuncu butondan "Blacklist Check" seçin, eğer IP'niz listeleniyorsa sebep budur. Modemi açıp kapamak çıkış IP'nizi değiştirerek bu sorunları çözerdi eskiden.

ben de son durumda @engelbert'in dediklerini diyecektim sorunun cevabina gore. cgnat'te seninle ayni ip'yi kullanan bir kisi nasty hareketler yaptiysa bloklanmistir. musteri hizmetlerini arayip kameralarima baglanamiyorum ip'mi degistirir misiniz diyebilirsin. ama bu bir sure sonra duser. en temizi static (sabit) ip hizmeti alabilirsin belirli bir aylik ucret karsiliginda.

engelbert ve arakaali +1

artık tüm servis sağlayıcılar ip kıtlığından dolayı cgnat kullanıyor. bu da halihazırda sana atanan ip'nin aynı anda başka birçok müşteriye atandığı anlamına geliyor, yani bir ip'yi aynı anda onlarca ya da yüzlerce kişi kullanıyor olabiliyor. atanan diğer müşterilerin kötü bir eylem yapmasına bile gerek olmayabilir bu şekilde captcha'lara takılmak için, bir ip'yi aynı anda çok fazla kişi kullanınca sistemlerde şüphe uyandırıyor ve captcha sormaya başlıyorlar. modemi kapatıp açarak ip değiştirmeyi deneyebilirsiniz, daha temiz bir ip'ye denk gelebilirsiniz.

altta devlet memuru yazmışlar... hakimim, polisim gibi bir şey diyor sanırım.

@jepa başka polisim diyen biplenmemiş ama.

ben de aynı şekilde wicker park filmine denk geldim full yüklenmiş

Yüklenen her telifli içerik illa silinecek diye bir durum yok, içerikten gelen kazanç karşılığında telif sahibi bu tür işlemlere izin veriyor, Youtube da buna göre işlem yapıyor yoksa Youtube'un fark etmemesi gibi bir durum olmaz o işler otomatik olarak hallediliyor zaten.

lisans sahibine soruyor youtube, kaldırıp kanala ihtar mı vereyim?, yoksa video kalsın tüm geliri sana mı aktarayım? diye.

lisans sahibi nasıl seçerse.

yukarıdakilere ek olarak, "video kalsın tüm geliri bana aktar" seçilse bile genelde amerika gibi bazı ülkelerde izlenemesin şeklinde kısıtlanıyor yine de. benim de yüklediğim birkaç hollywood filmi var, telife takılıp silinmeyenler yine de usa gibi legal olarak satın alınma olasılığı yüksek bazı ülkelerde izlenemesin şeklinde ayarlandı.

onun dışında yüklediğim bazı türk program bölümleri de "sadece türkiye'de izlenemesin, geri kalan ülkelerde izlenebilsin" şeklinde ayarlandı telif sahibi kanal tarafından mesela.

cok lazimsa kullanirim ama onlar cok ince oluyor yaprak yaprak oldugu icin. ekstra bir onyargim yok.

hic mi hasta oldugunuzda yani basiniza tuvalet kagidi rulosu alip burnunuzu silmediniz :)

Sen havlu kağıt ya da selpaklarin geri dönüşümsüz saf selulozdan üretildiğini mi düşünüyorsun ?

Kullanırdım psikolojik olarak rahatsız olacak çok daha büyük şeyler var sıra buna gelmez.

kullanırım, psikolojik olarak rahatsız olmam

işyerinde asla kullanmam.
evde son seçenek olarak kullanırım.
kağıt mendil + peçete + havlu yoksa son seçenek olarak.
paketten bir tane hiç açılmamış alarak.

ben hep kullanıyorum ne var ki bunda. tuvaletten alıp kullanmıyorum tabii, paketinden çıkmış sıfır halini alıp kullanıyorum, o da aynı fabrikadan çıkmış bir şey öbürü de sonuçta.

bu arada aynı bu muhabbet daha yeni izlediğim şu programda rapçi sefo tarafından yapılmıştı: youtu.be
üzerine bu soruyu görmem garip oldu :)

Teknik olarak anal bölge yüz bölgesinden daha hassas ve olumsuzluklara daha açık bir bölge değil mi? Hele ki hemoroid gibi faktörler iyice hassasiyet yapıyor.

Bu açıdan malzeme farklı olacaksa bile eminim tuvalet kağıdı daha makul bir seçenek olurdu.

Yani ben kullanmam şahsen, aklıma gelmez çünkü. Peçete yoksa gider elimi, ağzımı yıkarım. Zaten peçeteye silince de yemekten sonra yine elimizi ağzımızı yıkamıyor muyuz?

Ama eğer o an biri uzatsa al diye, hiç aklıma gelmez sizin gibi dülünmek. Sorunsuz kullanırım.

Kullanırım. Evde kağit havlu bitti dün, yenisini kadar açılmamış bir ruloyu kullandım sonra yeni kağit havlu alınca tuvalete koydum tuvalet kağıdını.

Öğrenciyken nezle olunca sınifa tuvalet kağıdı götürüyordum ya selpaktan daha yumuşak oluyordu ahshs herhangi bir tiksinme oluşmuyor bende bu konuda

bu duyuruyu okurken masamda duran tuvalet kağıdıyla bakıştık. her türlü kullanırım.

kullanıyoruz zaten, çoğu kişi de kullanıyor. asıl garip olan durum sizinki :)

Evde peçete, havlu kalmamışsa yeni ruloyu paketten alıp kullanıyorum, nezle olduğumda diğer peçeteler sert geliyor, bir ürün var onu bulamazsam ruloyla dolaşıyorum. Hepsi aynı şartlarda ve benzer malzemeyle üretiliyor duyduğum kadarıyla.

Çok sorun edilecek bir şey değil.

Ama uzun süredir görmediğimiz bir arkadaş ailesiyle ziyarete gelir de kendilerine bir şeyler ikram edilirse veya buna benzer davet etme gibi durumlarda her zaman için normal peçete bulundurmak daha iyi.
Yemeğin ortasında,
- ya kusura bakmayın evde normal peçete bitmiş.. diyerek kendilerine tuvalet kağıdını uzatmak uygun olmaz.

kullanırım tabii ki, hiç düşünmemiştim hatta böyle bir şeyi şu ana kadar.

asıl beni rahatsız eden tam tersi durum. evde tuvalet kağıdı bitince popo silme işini diğer selpak ya da peçetelerle yapmak zulüm gibi geliyor.

eve neredeyse hiç peçete almadım. hep tuvalet kağıdı kullanıyorum. misafir geliyor arada onlara da tuvalet kağıdı uzatıyorum :D

Kullanirim/ kullanıyorum hiç öyle takıntılarım yok.

telefonu pcye yansıtmak için aynı wifi ağı gerekli ortak ağ kullanıyolarsa olabilir.
onun dışında direkt o tvden giriş yapması lazım.

bir diğer seçenek o eve komşuluğa giden bir aile üyesi telefondan tvye bağlanmış olabilir. öyle yansıtmıştır. onun telefonunda da babanın youtubeu açıktır falan

Benim televizyonumda yansıtma ile hesabım TV de açılmış olmuyor. Bu durum her TV de aynı mıdır, yansıtma işlemi nasıl yapılıyor belki bunlara göre değişir bilemedim.

Oturumu kapatmak için mobilden göremedim ama pcden YouTube'a login durumda iken sağ üstteki hesaba tık > ayarlar. Açılan sayfada ekranın altında Hesabınız sekmesi var "Google hesabı ayarlarınızı görüntüleyin veya değiştirin" tık. Google hesap sayfası açılıyor. Sağdaki menüden "Veriler ve gizlilik" tık. Açılan sayfada biraz aşağıya inince Ödeme Yöntemleri, Abonelikler, Cihazlarınız vb. seçenekleri var yanyana. "cihazlarınız" tık. Burada hesabın açık olduğu cihazları görebilir, üzerine tıklayıp oturumu kapat, cihazı bul vs yapabilirsiniz.

Google hesabın şifresini direkt değiştirdiğinizde de her yerden oturum kapatıyor diye biliyorum bu arada.

support.google.com
şurda bahsedilen "tv code" ile bağlama şeysi olabilir. "Unlink devices that were linked with a TV code" kısmında bağlantının nasıl kaldırılacağı yazıyor.

şu videolar da faydalı olabilir:
www.youtube.com
www.youtube.com

Samsung tvmiz var samsung telefonu yanına tutup hesap bağlamak mümkün hiçbir şifre girmeden. Eve gelen arkadaşımızın spotifyı ele geçirdiği falan oluyor ara ara. Bu tip bir durumlar da mümkün.

benim samsung tv de böyle :) aynı wifide bulunan telefonlarda bulunan uygulamalar kendinde yüklü ve hesap girişi yapılmamışsa direk oturum açmaya çalışıyor. ekrana tv key diye birşey geliyor, bu keyi telefonda ilgili uygulamaya yazınca hesap direk bağlanıyor.

burada tv sahibi olarak ben suçlu değilim, tv keyi görüp telefonundaki youtube/spotify/disney vs giren telefon kullanıcısı suçludur. :)

mesajları okuyunca sordum, telefon samsung. aşağıdaki tv'de galiba samsung idi deniyor. wifi'ler de başta ortaktı zaten. ondan olmuş galiba

Olabilir ama bence senin atladığın şey yüzeysel olarak geçtiğin "zamanla kanal büyüyor" detayı, sen istikrarlı bir şekilde video paylaşıyorsun diye kanalın zamanla büyüyeceğinin bir garantisi yok, kanalın büyümesi için bence çok farklı nedenler var.

chapgpt + canva ile üretip yükleyen de var.

Önemli olan insanların izlemesi beğenmesi, retention yüksek olursa Youtube öne çıkarıyor. Burada ucuza bolca yapılmış şeyden çok, outsource edilmiş vakit harcanmış şeyler tutuyor benim gördüğüm. Bir videoya 500 dolar harcamış ama karşılığında çok daha fazlasını kazanmış tipler var. Mesela birine metin hazırlatıyor, birine motion graphics & kurgu yaptırıyor, AI voice over yaptırıyor (artık çok başarılı bu tür şeyler) bu şekilde atıyorum Türkiye'de Evrim Ağacı'nın yaptığı içerikleri çok daha aktif bir kurgu ve motion grafiklerle yaptırmış oluyor.

arada izlediğim bi twitch yayıncısı var. adamın twitch'de belli bi kitlesi de var hani öyle boş değil ama neredeyse 10 senedir youtube'a istikrarlı bi şekilde video atıyor, öyle otomasyon falan da değil, emek veriyor hazırlıyor, thumbnaili falan her şeyiyle neredeyse 10 senedir baya binlerce video yükledi pes etmeden ama ne kanalı büyüdü ne de izlenme elde edebildi. ingilizce kanal açtı yine aynı şekilde.

ingilizce'de rekabet daha çok olduğu için izlenme elde etmek de daha zor gibi geliyor bana. yine bildiğim birkaç yabancı var böyle yıllarca usanmadan istikrarlı bi şekilde video atıp ortalama 10-20 izlenmeyi bile zor görenler ve bir türlü izlenme elde edip büyüyemeyenler.

yani kısaca istikrarlı bi şekilde video paylaşmanın büyümeyi getireceğinin garantisi yok ilk cevapta dendiği gibi.

sinema filmleri vizyon tarihinden minimum 5 ay sonra ücretli platformlarda yayınlabilir.
mart başı gibi en erken.

hocam git izle sinemada. mubi'yi falan beklersen işin tadı kaçar, gelmez öyle yakın zamanda. zaten sinemada izlemek ayrı keyif.

mubi'ye düşmek diye bişey yok zaten. yani mubi sonuçta vizyon filmlerinin korsan olarak gösterildiği bir yer değil. vizyonda gösterilen her film bir süre sonra mubi'de gösterilecek diye bir şey de yok. mubi göstermek istiyosa o filmin dağıtımcısı vs. kimse anlaşır gösterir gibi.

mubi'ye düşmez, yasal süre bitince (vizyon tarihinden itibaren 5-6 ay geçmesi gerekiyor) vimeo'da kiralama ya da satın alma seçenekleri ile yer alır. nbc filmleri öyle oluyor.

yarısını izleyin önce, ertesi hafta diğer yarısını izlersiniz:)

twitter'ı bilemem muhtemelen kendi standartları vardır öyle çok kapsamlı vermiyorlardır, zaten kolay kolay her isteneni de vermiyorlar ciddi bir suç olmadıkça bildiğim kadarıyla.

ama türk sitelerinde, mesela ekşi'de, son 2 yıl boyunca giriş yaptığın tüm ip adresleri veriliyor.

ben google'a yazınca çıktı aslında. şu çizgi romandanmış: read-comics.net

bölümün başında ayça eren var. başrollerden ve creditste de var. yanlış link mi attın acaba?

Bölüm sonunda jenerikte bölüm oyuncuları var, içlerinde tanımadığımız yani bu oyuncuya uyan tek isim "Deniz CAN" bölümdeki karakter adı "Elif" imiş, izlemeye üşendim, eğer bölümde bu karakterin adı Elif ise isim doğru.

Edit: yok, Elif gazeteci kızın adıydı, değildir.

Edit 2 : bu oyuncuyu soruyosunuz di mi?

www.hizliresim.com

Edit 3: Nergis Öztürk olabilir mi acaba?

@neira bölümün başında ayça eren yok. Yanlış linke mi tıkladın acaba?

@John Bloor Nergis Öztürk değil tabii ki. Deniz Can da değil. Ayrıca dediğim gibi, kapanış jeneriğinde ismi geçmiyor. (Verdiğiniz linke duyuruda tıkladığımda bir resim göstermedi bana. tersine, resim yükleme ekranı çıktı.)
edit: @John Bloor yenilenen ekran görüntüsü için çok teşekkür ederim. Evet, resimdeki oyuncuyu soruyorum. Duyuru metnine de verdiğiniz linki ekleyeyim şimdi.

Resim linkini yeniledim, belki görünce tanıyan çıkar;

www.hizliresim.com

www.instagram.com
tr.linkedin.com
www.youtube.com
www.youtube.com (VPN ile açılabiliyor)

WinRar ile zipleyin, seçenekler arasında zipledikten sonra "sil" seçin, WinRar silsin

(sil yerine move da olabilir, net hatırlamıyorum).

"unlocker" diye basit, küçük boyutlu bir program kullanıyorum ben bu tip durumlar için. sağ tıklayıp "bağlantıyı kopar" dedikten sonra silebiliyorsunuz genelde ya da restart yaptıktan sonra kendi siliyor.

ben de çok eski zamanlardan unlocker ı hatırlıyorum hala duruyorsa onunda silinebilir +1

bir de sağ tık özellikler deyince güvenlik mi ne vardı orada kullanıcı ayarlarını değiştirebilir, kendi kullanıcınızı ekleyip yetki verebilirsiniz belki şu an win kullanmadığım için tam bakamıyorum.

okuma yazma yetkisini kendinize verirseniz silinebilir belki.

son 2 cevabın alakası yok, unlocker ile ya da yetkilendirme değiştirmekle olacak şey değil. ilk cevapta söylenen denenebilir ama çalışmaz diye düşünüyorum, ben sanki denemiştim ama çalışmamıştı.

şurada yazan cevaplardan biri işime yaramıştı benim, tam hangisiydi hatırlamıyorum ama en çok upvote alanları deneyiver: stackoverflow.com

kim bilir,

oradaki soru "uzun path adında duran dosyalardan" bahasediyor. Adamın dosyasının path adı uzun değil ki. C:/Users/abuzer/Desktop/sdfsfsd.pdf

dosya bu zaten.

bilgi notu: WinRar halletti, unlocker'a fırsat veremedim :)

buna yakın bir sorunun çözümünü ben de araştırmıştım bir süre önce. aşağıdaki linklerden faydalanmıştım:

özellikle burada tam aradığın cevap var diye düşünüyorum: superuser.com

burada da fayda edebilecek cevaplar vardı: superuser.com

aradın mı internette
www.iloveimg.com
birden fazla png aynı anda seçilebiliyor ben 20 tane seçip bıraktım

Photoshop varsa batch process'le yapabilirsiniz. Photoshop yoksa, acil değilse, paylaşmanızda sakınca yoksa ben yarın halledip size geri gönderebilirim.

(bkz: imagemagick)

imagemagick kurduktan sonra png'lerin olduğu klasörde komut satırını açıp şunu yazman yeterli olacaktır:

mogrify -format jpg -quality 80 *.png

bu komutla klasördeki tüm png'ler jpg'ye çevrilmiş olacaktır. 80 olan quality değerini kafana göre değiştirebilirsin.

irfanview: file -> batch conversion

hep öyle çözdürürüm. niye sıkıntı olsun ki?

sonuçta sıcaklığı kademeyi olarak artıyor, buzdolabında da öyle.

Teoride yapmamak lazım çünkü gerçekten de bakteri miktarı daha fazla oluyor ama pratikte ben hiç ölmedim.

Bi ekleme yapayım bu dediğim kış mevsimi için geçerli tabii yaz aylarında böyle bi şey yapılmaz.

Vakit varsa dolapta,
Vakit yoksa tezgahta
Yıllardır ölmedim.

yazın tezgahta çözdürülmüş tavuk yüzünden besin zehirlenmesi yaşayıp acile gitmişliğim ve serum filan yemişliğim var. ancak kışın bişi olmaz herhalde.

Belki süresine göredir. Ben mesela direkt tezgaha koymam. Tavuğun içinde bulunduğu köpüklü ambalajından çıkarmam. Yoksa da temiz bir tabak çıkartırım onun için.

Benim bildiğim oda sıcaklığındaysa tezgahta bekletmeyi önermiyorlar mesela etleri tezgahta o şekilde dinlendirince daha lezzetli oluyor ama tavuk için asla öyle bir bekleme süresi yok.

Edit: buzdolabında çözdürdüğüm tavuğu dışarıda bekletmeden pişiriyorum.

et dışarıda 2 gün beklemişse bile yenir

ya hu niye tavuğu buzluktan +4 dereceye koyuyorsun, tam bakteri üremesine ortam ve süre tanıyorsun
çıkart direkt sıcak suya bas kabaca erit
sonra da tavaya

hilesiz çiğ tavuk bozulduğu anda ekşir, leş gibi kokmaya başlar, burnuna güvenebilirsin

sözlükle buranın moderasyonu aşırı farklı cidden
burası aşırı katı

bence burası eskiye göre daha rahat. Eskiden teşekkür edince falan kaldırılıyodu cevap şimdi kalıyor gibi. Sorduğum soruların da öyle durduk yere kaldırıldığını hiç hatırlamıyorum. O kadar da katı olduğunu düşünmüyorum moderasyonun :)

gereksiz katı +1

2006-2010 arası forumlarda moderatörler falan olurdu egolarından geçilmezdi aynı olay burda da. adamlar yüzünden *mk bile yazamıyoruz, şaka gibi.

bunun müsebbibi kişi artık mod değilmiş dedi geçen biri, ne kadar doğru bilmiyorum. bu duyurunun üç saniye içinde silinip şu an uçmuş bir kullanıcı olmaman da bunun doğruluğunu gösteren bir işaret olabilir.

Ben de başıma bi iş gelmicekse katı olduğunu düşünmüyorum.

Geçmiş zamanda da pek silmediler benim cevaplarımı duyurularımı falan ama nundu’nun da dediği gibi teşekkür edince bile silerlerdi eskiden, kuralların uygulaması daha katıydı sanki

Valla benim de bi hesabımı uçurdular ama hak etmiştim de uçurmuşlardı asdasd uçurulan kişilerin de muhtemelen benim gibi kekoluklar yapıp uçurulduklarını düşünüyorum uçuran kişinin "dur bugün de şu götleği uçurayım" diyecek kadar ruh hastası olmadığını kabul ederek, o nedenle böyle kekoluklar yapmaya niyetlenirken iki rekat namaz kılmak faydalı olabilir asadsda Duyuru Sözlük gibi sikimsonik bi yer olacağına sikimsoniklik yapan herkesi uçursunlar bence ben razıyım.

Bu arada linkteki tiwiti de okudum 100 yıldır sözlük yazarlığı yapmış moderasyonda yer almış elemanı 12 sene önce girdiği entry yüzünden çaylak yapmışlar mesela sonra da "hata yapmışız olm" deyip geri almışlar, hatalı işlemler de her yerde olabiliyor yani burada da oluyordur muhakkak.

Bu arada @kim bilir'in dediği angelus sanırim.

Angelus'un da o kadar sert bir moderatör olduğunu düşünmüyorum ya. Ayrıca sözlüğün geldiği hal de çok kötü. Moderasyon şart böyle ortamlarda. Olayı diktatörlüğe bağlamadıktan sonra kuralların belli olması iyi bi şey

Olayı anlayanlar şu an gülme krizinde sjabhaba

burasi manasiz bir sekilde kati son yillarda, evet.

bir kere link verdim diye kapandi. ama sorunun cevabi oydu? hayir bari duyuruyu acan kisi gorseydi once. lmgify filan da degildi sorunun cevabiydi. yani kural bu olabilir ama bence anlamsiz bir kural. icerigi copy paste yapinca sorun yok.

is/eleman arama mevzusu da yasak ok. bir gun soforlu araba kiralama sordum. yeminle buradan kimse yapar mi diye degil, nereden kiralayabilirim idi, avis'te varmis ama nasil filan bile dedim. bi baktim tak silmisler is eleman aramak yasak diye. inanamadim.

ayrica is eleman aramanin yasak olmadigi gunleri ozluyorum. epey faydali bir seydi o...

burayı zaten bu bitirdi.
burada 600 civarı entry varmış. hepsini sildim.
hayır birde sil diyorsun silmiyorlar. kendin silmek zorundasın.
üyeliği kapatsan da mesajlar silinmiyor. toplu da silinmiyor. tek tek uğraş dur.
sırf burada iki üç insana yardımcı olmak istiyorsun. ama çektiğin rezillikten başka bir şey değil.

benim istatistik şu şekildeymiş.
Silinmiş duyuru sayısı 380
Kendi kendine: 363
Moderasyon: 17
Silinmiş cevap sayısı 2673
Kendi kendine: 2629
Moderasyon: 44

Moderasyon'un uyguladigi yaptirimlarin %98'i eksi duyuru'nun yardim hakkinda listesindeki kurallardan olusuyor.

Eger duyuru toplulugu bu kurallari gozden gecirip yeni bir formata getirirse, bazi kurallari kaldirirsa, istediginiz gibi olabilir.

Bazi kurallar google ads'in zorladigi seyler (illegal icerik, pornografi falan) bir iki sey turk kanunlari (eleman arama), bir ikisi benim hoslanmadigim (kufur, hakaret)

geri kalanini degistirebiliriz. kalemi iyi olan birisi (avukat varsa mesela) herseyin uzerinden gecebilir. onerilere acigim, direkt bana email atin...

@compumaster bey
bu, latife & muhabbet içeren bir duyuruydu
zaten o şiddetli dönemleri atlattık. tenhalaştı burası vs.
bi şikayetimiz yoktur ağabey
@lazpalle nin benzetmesine güldüm paylaşmak istedim

hangi maili aktif kullanıyorsunuz bu arada
sinan (et) u.....i net mi
compu... (et) eksid....u com olan mı

burası eylül civarından beri katı değil, ondan önce anlamsızca katıydı 1-2 yıl boyunca.
şu konuyu şu anda tartışamıyor olurduk, bu duyuru silinirdi altındaki yorumlardan dolayı zaten.

mesele teşekkür cevabının kalkmasından ziyade, kullanıcıların duyuru konusunda tartışmasına engel olunmasıydı.
yani eskiden bir duyurunun altında 54 cevap olurdu, o konu enine boyuna sakince tartışılırdı ve "ancak" kişisel bir tartışmaya dönüşürse, birine sataşırsan "tartışma başlatıcı" diye silinirdi.
son zamanlardaki katılık döneminde, adam duyurusunda "fikriniz ne?" diye soruyor, genel fikre katılmıyorsan "tartışma başlatıcı" diye siliniyordu.

10+ yıldır burada olan biri olarak, son 1-2 yıldaki kadar hiç cevabım silinmemişti.

neyse, artık bunun müsebbibi olan kişi buralarda değil ama olan da oldu zaten, insan kalmadı.
sırf bu yüzden duyuruyu bırakan 3-5 tane 10+ yıllık duyuru kullanıcısı sayabilirim.
yani bence aslında duyuru'nun kurallarında değişmesi gereken bir şey yok, sadece doğru uygulayacak moderatör lazım.

sözlük ayrı bir konu, orası artık forum oldu ve formatının dışına çıktı bence.
zamanında göndere basmadan namaz kılmazdım ama formata uygun mu diye beş kere okurdum ciddi bir konuda uzun uzun yazdıysam. :)

compu abi olaya el atmis gibi, sevindim..

hakikaten bir ara cigrindan cikmisti, herkesi banlayan biri vardi herhalde, ne desen ucuruyordu. son 2-3 aydir sakin, boyle guzel..

çok güldüm evet katıydı uzun bir süredir çileden çıkartıyordu ben 2 kere uzaklaştırılırdım 10 sene içerisinde. O da kadınların tipik bir davranışını eleştirdim diye sanırım.

Veya kurallarda var ama bence seviyeli bir şekilde tartışmak veya cevap olmayan konuşmalar da olmalı bence esneklik katılabilir.

Bu arada bir kaç aydır ben pek bir katılık görmüyorum ya çok rahatım son zamanlarda.

Ya vura vura düzelttiler yanlış yapmıyorum ya da artık pek kimse takmıyor anlamadım.

compu... (et) eksidu..ru com calisiyor

şu modere edenler listesi nuh nebiden kalma değil mi kime mesaj atsam ben ayrıldım diyor modluktan.
bir süredir çok takılmıyorum burada. ancak bir dönem resmen kimse duyuruyu kullanmasın diye özel çaba sarf eden biri/birileri vardı. belki halen vardır, bilmiyorum. gördüğüm en toksik moderasyon burada olabilir.
moderasyon harici de çok eski bir yer. mobil arayüz yok en basitinden. bir dolu işe yararlı özellik gelebilir ama o yönde bir çaba da yok.

O siteleri bilmiyorum ama genelde farklı email adresleri ile kaydolarak yapılıyor

@kaptan memo

hocam linkini attığım site mesela kayıt olmanı istemiyor. tarayıcıdan açıp giriyorsun. ama 5 hak veriyor ve bitiyor sonra bir daha kullanamıyorsun. kayıt olmamı istese çok kolay olurdu ama kayıt olmanı istemiyor.

galiba bilgisayarı tanıyor ama ip adresini falan değiştirsem de yine anlıyor nasıl anladığını bilmiyorum o yüzden soruyu sordum.

mac adresi internet sitelerinin görebileceği, bilebileceği bir şey değil.

ip adresin değişmiyordur (her modem restartında değişecek diye bir kaide yok, bazen değişmiyor) ya da tarayıcıda cookie falan kalmıştır. başka bir tarayıcıyla da dene ya da o siteye ait cookieleri sil.

gizli pencereyi kapatıp açınca gizli pencere verileri sıfırlanmıyor bu arada, hala aynı session kullanılıyor. tarayıcı kapatıp açman lazım gizli pencerenin sıfırlanması için. sebep bu da olabilir eğer tarayıcıyı kapatıp açmadan yeni bir gizli pencere ile yapmaya çalışıyorsan.

kvkk?
yani buna benzer bir konu olabilir. konuklar ücretli oyuncu değil, bu kayıtlar da önceden el sıkışılmış projeler değil.

Benim de dikkatimi çekmişti bu ama bazı küfürler bipli bazıları değil. Çok saçma bir şey derken bip koymuşlar ama afedersiniz y….k derken bip yok. Sanırım program konseptinden ötürü yapılan bir şey. Zaten Exxen dışında başka bir yer yok bölümler, tamamı bipsiz bulabileceğinizi sanmam.

@jimjim İzleyenlere içeri girmeden önce KVKK ve Hasan Can’ın seyircilere söylediklerinden (hakaret, küfür vs.) ötürü girişte metin okutup imza alıyorlarmış sanırım dava açılmaması için. Birkaç bölümde seyirciler konuşurken bahsediyordu programda.

platformlara para verip kullanmadım, dizipalxxx sitelerinden izleyebilirsiniz, bip yok. tam siteyi twitter'dan arayarap bulabilirsiniz (gibi dizipal izle vs..) çünkü sürekli değişiyor numara.

@mirafiori öyle şey mi olur programın ana yayıncısında bipsiz versiyonu yoksa korsan yayında nasıl bipsiz olsun? onlar da exxen'den kaydedip yüklüyor nihayetinde. baktım şimdi aynı bölümlere orada da bipli tabii ki.

benim sorum acaba exxen'de bir ayarı falan var mıdır sansürsüz açmanın diyeydi. ya da ne bileyim acaba ilk bipsiz yükleyip 1 hafta sonra falan mı mı bipliyorlar diye merak ettim, öyleyse bölüm çıktığı gibi izleyeyim çok süre geçmeden dedim ama öyle bir şey de yokmuş görünen o ki.

Tabii ki şarapları.

cig kofte. ama boyle lavasla durum vs. degil, dumduz marulla guzel bir servisle beraber.

spicy, healthy, vegan kafasiyla iyi bir branding yapilsa & influencer marketingle beraber avrupa ve amerikada cok iyi satacagini dusunuyorum

Sarap +1. Avrupa'ya denizasiri ulkelerden bile cesit cesit sarap geliyor ama nakliye sureci cok daha kolay ve hizli olacak sarabi bi biz gonderemiyoruz herhalde. Sarap konusunda uzman falan degilim ama bizde bu isi cok ciddiye alip calisan sarap ureticileri var, hatta bunlardan biri olan arkas direkt isin lojistik tarafini da biliyor. Ne olmuyor, neyi yapamiyoruz anlamiyorum gercekten.

Cevizli sucugu bilmezler ama Churchkhela'yi bilirler. Tipki yogurt'un yunan sanilmasi gibi. Baklava'nin orijininin tam bilinmemesi, orta dogu yemegi gibi gorulmesi gibi vs.. Paketli gidalarin kalitesiz olmasi yuzunden de markalasamiyor olabilir. Lokum mesela tutuyor aslinda belli ulkelerde.

Her sektorde kaliteli isler olmasina ragmen marka cikaramiyoruz veya dandik olanlar yuzunden kaliteliler arka planda kaliyor, mesela tekstil, mesela mobilya.

Sarap +2. Yani fransiz adam gidip turk sarabi deneyim hmm demiyor ama markete gitsen california sarabi,italyan,ispanyol da var arjantin sarabi da var, turk sarabi yok.

Peynir de +1. Her ulkenin meshur peynirleri her yerde bulunabiliyor, mesela feta mesela cheddar. Parmigiano, camambert gibi meshur olanlari saymiroum bile. Hic bir yerde turk peyniri bulamazsin.

Berlin'de cig kofteci hippie veganlar doluydu. Vegan snack olarak tutmus. Ama Berlin haricinde gormedim, belki vardir bilmiyorum.

Midye dolma

Kumpir Almanya’da neden döner kadar yaygın değil hala merak içindeyim. Patates seviyorlar, karıştırarak yemeyi de seviyorlar. Param olsa sırf merakımdan açacağım.

Bizim peynirler bunlarınkini cebinde çıkarır ama ön yargı da var.

Almanları kırismıs zamanı kullandıkları tost makinası gibi birşey var, raklette, o da Tr de tutar gibi aslında.

tahin pekmez diye bir şey varken dünyada nutella'nın çılgınlar gibi satması, bilinmesi çok saçma mesela.

İskender
Kabak çekirdeği
Mandalina
Patlamış mısır

Antep fıstığı demeye gelmiştim. Yok böyle bir yiyecek bence ya.

guacamole

Gün tabağındaki her şey. Kısır, mercimek köftesi, yaprak sarma vb.
Bir de kalamar

çikolata

Cevizli sucuk.
Edit: Fıstıklı baklavayı unutmuşum.

Patates kızartması
Meyveli kek
Baklava
Kizartma

Lahmacun
Bira
Tiramisu, magnolia gibi kremali tatlilar
Sobiyet/baklava
Pogaca
Sucuk
Cekirdek

Hayatımdan her türlü zararlı maddeyi çıkardım/ azalttım. Kola hariç :(( kola diyorum.

eski tip gofret. epeyidir görsem de almıyorum çünkü açınca paketi bitiriyorum.
luppo da son bir aydır bu şekilde. galiba onu da almayacağım artık.

Aklımda direkt bir şey canlanmadı. Cevaplar da yardımcı olmadı. Ama az tuzlu çekirdek diyebilirim bağımlılık yapanlarindan :)

Patates kizartmasi.

patates kızartması

Domatesli pilav
Patates tava
Fındık

Midye

1- pasta 2- cips ozellikle sade patates cipsi
3- kavurma

patates kızartması ve nugget :D yanında soslarla mhhmm

kestane (tabi iyi kızartılmış ve kaliteli bir tür olması lazım)

Luppo veya uno'nun minik kruvasanlarına başlayınca duramıyorum o yüzden eve almıyoruz bayadır.

Sevdiğim şeylere düşündüm, menemen, sinop mantı falan ama öyle hiç durmadan yiyebileceğim hatrı sayılır bir şey yok bence ya.

hiç durmadan her sabah deseydin menemen derdim ama başladıktan sonra hiç durmadan en uzun besin aklıma gelmiyor hepsi eşit yerlerde bitiyor. öyle sıyrılıp giden fark yaratacak bir şey aklıma gelmedi :(

kuruyemiş çok severim ama bir eşik var oraya gelince bayıyor hepsi.

Tek oturuşta yarım kilo antep fıstığı yemişliğim var. Antep fıstığı+1 diyebilirim bu yüzden.

Bir de patates kızartması ve makarna.

Edit: En büyük zaaflarım olan sokak simidi ve beyaz ekmeği unutmuşum. Yani karbonhidrat :(

hiç özellikle zorlamadım max ne kadar yiyebilirim bilmiyorum ama bi oturuşta 1kg üzeri tavuk eti yiyebiliyorum rahatlıkla hiç şişmeden. ama tavaya 1kg tek seferde sığmadığından yarım kilo yapıp onu yedikten sonra kalanını pişiriyorum genelde. 1.5kg da çok zorlamaz herhalde kendimi zorlasam 2kg'ı görürüm ama rahatsız eder.
aynı şekilde 1kg kırmızı eti de rahatlıkla yiyebilirim ama kırmızı et zaten daha yağlı olduğundan gerek yok. ortalama 500gr kadar yiyorum kırmızı eti bi öğünde.

"en çok miktarda" diyen arkadaşlar hacimsel anlamda mı diyor yoksa ağırlığına göre mi? çünkü 1kg eti neredeyse herkes yiyebilir ama burada cips çikolata vs. diyenler 1kg'ı tek oturuşta yiyebilir mi acaba?

eskiden pizzayı çok yerdim. dominos'un buradaki şubesi güzel yapıyordu mesela. büyük boy dublex cheddar hamurlu ekstra peynirli filan pizzayı üstüne kampanyayla bedava gelen orta boyu(yine dublex hamur ve ekstra peynir ekliyordum) bitirebiliyordum. yanına da 1l civarı coca cola zero. bu şekilde dublex hamur ve ek peynirle standart ince hamurlu halinin iki katından fazla oluyordur herhalde... ama 2 yılı geçiyor pizza yemeyeli, sağlıksız şeyleri bıraktım artık sadece et yiyorum haliyle bundan sonra en fazla yiyebileceğim şey et :D

tahin pekmez

Tereyağı, limonu bol, taze ve sıcak olacak şekilde schnitzel..
Karnım aç ve aklıma girdi yine.

virtualdub
virtualdubmod

bunlar ile zamanında divx avi dosyalarını Pentium 3 işlemci ile bölerdik hiç zorlamazdı çünkü render yapmadan bölerdi. H264-265 formatlı dosyalara yapabiliyor mu bilmiyorum ama bir araştırın.

mkvtoolnix ile çat diye yapilabilir

hosts dosyası bilgisayarı hızlandırmaz, aksine şişkin bir hosts dosyası yavaşlatır. her network isteğinde sistem kullanacağın düzgün bir reklam engelleme eklentisine göre daha fazla işlemci kullanacaktır.

onun yerine hosts dosyasını boşaltıp, chrome'a ublock origin kurman daha yerinde ve verimli olacaktır. ublock origin piyasadaki en hafif ve hızlı reklam engelleme eklentisidir. hosts dosyasından daha verimli olacağı ve daha az işlemci kullanacağı kesin.

@pwnography 10 sene önce bir forumda birisinin yaptığı rastgele bir yorum 2023 yılında mutlak doğru gibi geçerliliğini korumayacaktır (ha 10 sene önce için bile pek doğru bir yorum değil bence)

benim söylediğim, kendi kullanımlarım sonucu edindiğim tecrübeye dayalı. senin gösterdiğin 10 sene öncesine ait yorum ise tecrübeye değil varsayımlara dayalı gibi görünüyor. kafadan sallama yani.

öncelikle oradaki soruda cevaplar tamamen adblock plus üzerine verilmiş. adblock plus gerçekten ram ve işlemci canavarı bir eklentiydi. ancak ublock origin çok farklı bir yöntem kullanıyor ram ve işlemci kullanımı hafifletmek için. filtre listelerini direkt kullanmıyor, bir nevi "compile" ediyor.

şimdi oradaki bazı argümanlara bakalım:
"Host blocking will also tend to be faster because it's implemented in the operating system using a lower-overhead language (C or C++), compared to a JavaScript-based ad blocking extension."
günümüzde webassembly teknolojisi kullanıldığı için argüman geçerliliğini kaybediyor: madewithwebassembly.com

"if you're on a lower-end computer, host blocking could be significantly faster."
tecrübe değil varsayım üzerine kurulmuş bir cümle ve benim tecrübelerime göre yanlış. Şişkin bir hosts dosyasıyla bilgisayarınızı bir DNS server'a çeviriyorsunuz. Her network isteğinde o kadar şeyin arasında bilgisayarınız bir de DNS server görevi yapmak zorunda kalıyor bir nevi. Bu da "lower-end computer"lar için kötü bir şey. Ben şişkin bir hosts dosyası kullandığımda her yeni bir siteye girişimde işlemci pik yapıyordu ve site açılmadan bekliyordum öyle full işlemci kullanımı ile. Çünkü verimsiz bir yöntem. Reklam engelleme eklentilerinde böyle bir şey olmaz çünkü kontrolleri verimli hale getirmek için sürekli optimizasyon vs. geliştirmeler yapıyorlar.

Hosts dosyası ayrıca bir eklenti gibi filtre kurallarını otomatik olarak güncelleyemeyip geri kalacaktır. Ya da soruyu soran arkadaşta olduğu gibi yanlış engellemeler olacaktır. Bu yüzden hosts dosyası kullanmak oldukça saçma. Hosts dosyası yerine DNS server kullanmak daha mantıklı illa ki eklenti kullanılmayacaksa. Bir sürü DNS serverlar var reklam engelleme özelliği de sunan. Mesela Adguard DNS, mesela NextDNS. Hosts dosyası yerine bu DNS serverları kullanmak daha mantıklı çünkü aynı şey, ama fark şu: hem bilgisayarınıza DNS server olma yükü verip yormuyorsunuz (hosts dosyasıyla yapılan şey bu), hosts dosyasına bakma ve işleme işini DNS server sizin yerinize yapıyor, hem de onlar hosts dosyalarını sürekli güncellediği için güncelleme ve geri kalma durumu olmuyor. Bu yüzden DNS server yerine hosts dosyası kullanmak aşırı saçma, hele "lower-end computer"lar için bilgisayarı boş yere yavaşlatmaktan başka bir şey değil.

hosts + ublock origin şeklinde kullanmak da saçma. çünkü bir kere hosts dosyasında yer alan her şey ublock origin tarafından zaten engelleniyordur, boşa ekstra yük. ikincisi ublock origin hosts dosyalarını da destekliyor direkt ona filtre olarak eklenebilir. üçüncüsü yukarıda dediğim gibi illa bir sistem geneli host filtreleme tabanlı çözüm aranıyorsa dns server kullanmak hosts dosyası kullanmaktan her zaman daha iyi. dns server işini kendi bilgisayarınıza yük etmek yerine dns server'a yük etmelisiniz.

Host dosyasına hiç gerek yok +1, zira artık windows xp döneminde değiliz. Özel yönlendirme durumları hariç host dosyası amaçsız olacaktır.

Chrome'a alışık olabilir. Bizimkiler de aynı durumda, ama Chrome'a bağımlı olduğu sanmıyorum. İlk olarak chrome'dan kurtulmanız lazım ki bu konuda olmaz diyerek peşin hükümlü olmayın.

Brave browser chrome ile yapı olarak aynı ve çok daha az kaynak tüketiyor. Brave kurarak ve chrome'da bulunan yer imleri ve şifreler gibi içeriği brave'e aktararak chrome belasından kurtulabilirsiniz. Ardından brave'e ublock kurmanız sizin için daha da destekleyici olacaktır.

Evde babamın kullandığı neredeyse 20 yıllık pc'yi aynı işlem ile hala ayakta tutuyoruz.

pihole gibi bir çözümle network seviyesinde bu engellemeyi yapmanız daha mantıklı olur.

aşağıdaki videoda SoundSeeder uygulaması ile WiFi üzerinden yapılabileceği söylenmiş ama denemedim. bir deneyin isterseniz.

www.youtube.com

@shadowfollower vaktini ayırıp baktığın ve cevapladığın için teşekkürler ancak olmuyor onla. uygulama kendisi müzik açıp onu diğer eşleşen aletlere gönderiyor. sadece müzik açıyor yani bir nevi müzik oynatıcı ve böyle bir özelliği var. sistemdeki sesi yollamak gibi bir şey yapmıyor.

Şahsen değil balon olduğunu düşünüyorum

evet ama önce Mario Puzo'nun kitabını okursan daha keyifli olabilir.

en azından ilkini izle. kaybın büyük, evet. diğerlerine gerek yok.

sinema dünyası için fazlasıyla iyi bir film serisi.

diğerlerine gerek yok denmiş de, ikinci film ilk filmden de iyi zaten.
içerdiği üstü kapalı mesajlar, semboller, sinematografi vs. şahane.

Hiç izlememiş olmayı çok isterdim ki ilk kez izleyebileyim.
Bence müthiş bir hikaye işleme, tempo, müzik, kıyafet, renk, rol...
Aklıma gelen her açıdan çok çok iyi.

Dünyanın en iyi filmleri değiller belki ama bir bütün olarak ele alınca bu seriyle yarışabilecek çok az film serisi var.

İlkinden başlayarak izleyin derim.

Sinemaya en ufak ilgi duyan herhangi biri için özellikle ilk iki filmi izlememek büyük kayıp, evet. Sadece 50 sene öncesinin şartlarına göre değerlendirmekle yetinmeyip zamanının çok ötesinde bir yapım olduğunu göreceksiniz.

Evet kayıp.

Bence kayıp değil şu yüzden, godfather "en iyisi değil" o gözle izlersen sonra en iyisi bu muymuş diyebilirsin, filmin önemi kendinden sonra gelen bir çok filme ilham olması ve bu türde çekilen çoğu filmin hem godfatherdan hem de yine ondan etkilenmiş başka filmlerden etkilenip her filmin bu türün bir tuğlası olması, godfather da kendi başına güzel bir film

Abi filmler güzel ama neden kayıp olsun ki, yani o mantıkla bakacaksan izlememenin kayıp olduğu onlarca film var misal 1957 yılı yapımı Yedinci Mühür filmini izlememek daha büyük kayıp ama izlemedin diye yaşam damarlarından biri mi kopacak? Hayır. Böyle filmlere ilgin varsa oturur izlersin zaten ilgin yok demek ki izlememişsin, ilginin olmadığı bi filmi izlememek bir kayıp sayılmaz.

bu tarz kült filmler sinemayla ilgili insanlar için keyiflidir.

Bu filmleri kültleştiren ise hikayesi ya da hikayeyi anlatma biçimi o dönem için çok yenilikçi olması. Ama bugüne kadar izlemediysen zaten godfather'da gördüğün hikaye anlatma biçimi zaten birçok filme ilham verdiği için çoğu şey "eeee ne var ki bunda" gibi gelecektir.

yine de güzel bir hikaye. İzlediklten sonra birçok filmde godfather'a atıfta bulunan sahneleri görünce daha bi keyif alırsın.

Mesela geleceğe dönüş bir jenerasyon için efsanedir. Ama ilk izlediği zaman yolculuğu filmi geleceğe dönüş olmayan bir insan için o kadar heyecan verici gelmez artık.

evet sinemadan biraz anlayanlar için büyük kayıp.

1-2 gayet guzel. seversin bence. tek sorun biraz uzun filmler. bir de biryerde kisiler cok karisiyor. kim kimdi o bunun nesiydi bir ara kaciriyorsun isin ucunu ama guzel film. bence izlemelisin

bir ve ikiyi izle, üç diğerlerine göre daha zayıf.

evet kaybın büyük. beğenir beğenmezsin o sana kalmış, ama bunlar klasik filmler. edebiyata ilgi duyup suç ve cezayı okumamak gibi bir şey bu. şahsen godfather izlememiş biriyle oturup sinema konuşmam.

ilki dışındakilere gerek yok denmiş de ikinci film bariz bir şekilde ilk filmden daha iyi. hatta "devam filmi ilkinden iyi olan filmler" gibi muhabetlerde ilk verilen örneklerdendir.
ben ilk filmde baya bi sıkılmış ikinci filmi ise gözümü kırpmadan bayıla bayıla büyük bir zevkle izlemiştim mesela.

güzel filmdir.
ilk film en güzeli.

kitabını oku sonra izle +1

Ben olsam anında güncellerdim. Ama benim makine desteklemiyor.

Hiç kullanmadım ama aslında windows 11, 10'un majör güncellenmiş hali. Hatta ismi bile 11 olmayacaktı, 10'un üzerine güncellemelerle devam edecekti de sonradan fikir değiştirdiler. Özetle; alışmak zor olmaz.

Ben olsam güncellemez, oturması için en az 1 sene beklerdim. hala çok yeni ve bir süre daha yamanıp duracak.

Ben yükledim. 10'dan çok farkı yok. Olumlu ya da olumsuz bir şey yok

Güncellemeyin.
Eskisi ile yaptığınız işlemlerin aynısını yapacaksınız sonuçta. Her güncelleme sisteme yüktür.

Eğer görüntü ve kullanım olarak alışmaktan diyorsanız bazı uygulamalar ile sadece win11 teması kurulabilir.

hala windows 7 kullanan biri olarak beklerdim.

ama win10 ile win11 arasında çok fark yok aslında, en fazla 1 sene beklerdim win10 kullanıyor olsaydım.

Ben 11'e geçeli bir ay olmuştur sanırım. Hemen alıştım makyajlı windows 10 resmen. Pek bir fark yok.
Ek: benim alet de dokunmatik, dokunmatikte de herhangi bir sorun yok.

Windows 11 ile 10 arasinda ciddi bir fark yok. Benim gozlemledigim seyler:
1. Bazi ufak buglar var, ama kullanimi etkilemiyor.
2. Taskbar en buyuk degisikligin gorundugu yer. Orada benim icin en ciddi sorunlar:
2.1. Bir programdan 2 tane aciksa "combined" (birlesik?) olarak cikiyor, kolaylikla bir app'den digerine 1 clickle gecemiyorsun.
2.2. Saat'te saniye yok. Hatta hic bir yerde yok saniye
2.3. Taskbar sadece ekranin altinda cikiyor.
3. Penceleri yerlestirme ozellikleri guzellestirilmis.
4. Multi monitor daha iyi gibi geldi.
5. Bence genel olarak Windows 10'dan biraz daha beefy bir bilgisayar gerektiriyor.
6. Muhtemelen degildir ama Google Chrome bazi sitelerde cok daha kotu calisiyor. Belki site'dendir. Emin degilim.
7. Oyunlarda vs performans sorunu gormedim.
8. Biraz hackleyerek Android app'lerini calistirabiliyorsun. Bu ozellikle cok android app'i kullanan birisi icin super ozellik.

microsoft firewall'dan istisna ekleyerek gelen ve giden internet bağlantısını o exe dosyası için kapatabilirsin. tam olarak step by step bi anlatım veremiyorum ama bu dediğimi googlelasan bulursun.

3. parti uygulamaya gerek yok windows'un kendi firewall'ından yapılabiliyor.

pot player diye bir video oynatıcı var mesela çok sevilen bir programdır ama çoğu kişi farkında değil baya spyware gibi çalışıyor her açılışta ve çalışırken sahibi şirkete tonla kullanım verisi filan gönderiyor, windows firewall'a ekledim bu program sakın ha sakın internete dokunamasın diye ve kafam rahat kullanıyorum, çalışması için internet gerekmeyen bi uygulama sonuçta.

tabii ki.

kolay kolay bir şey silmem. msn konuşmaları bile duruyor yıllar önceden. hatta geçen öyle bir bakarken farkettim şimdilerde her şarkısı milyonlar dinlenen birkaç kişiyle zamanında saatlerce msnde muhabbetler etmişiz. bu logları saklamasam hatırlamayacağım bile. vay be dedim görünce.

çok pis film arşivi de yapardım ancak günümüzde artık film arşivi yapmak çok anlamsız hale geldiği için ve "şu kısa hayatta bir filmi bir insan en fazla kaç kere izleyebilir ki" diye düşünerek sildim ve attım hepsini.

Ne fotoğraf/video ne sohbet geçmişi...
Hepsini saklarım.
Arkadaşlarım bir şey demeye korkar 4 yıl önceki konuşmadan ekran görüntüsü atma ihtimalime karşı.

Diskte saklıyorum her şeyi bunu da sabit değil ama yılda bir gibi bir periyotta kontrol ediyorum anlık gerekli olup da alınan ekran görüntüleri, birden fazla olan fotoğraflar gibi gözden çıkarılacak şeyleri siliyorum.
Hafıza doluluğundan whatsappta temizlik yapmam gerekse konuşmaları (tamamını değil) önce maile yedekliyorum.

Ben bu durumumdan biraz rahatsız oluyorum, ne zaman yeter ya temizleyeyim artık şunları diye başına geçsem elim varmıyor ama.

Saklayamıyorum. Ki ben evi her temizlediğimde bir poşet eşya atan insanım. Fotoğraflar da belli bir süre sonra azalıp gidiyor haliyle.

saklarım 10 yıllık falan arşiv var, her telefon backup aldığımda whatsapp konuşma database'ini şifresiz hale getirir öyle yedeklerim telefonu

Saklıyorum. Şimdi değil yaşlanınca tek başıma rakımı içerken bakıp bakıp ah be gençlik diyip depresyona gireceğim.

Saklıyorum.

Benim için milli servet gibi bir şey. Belki bugün değil ama yaşlanınca çok değerleneceğine inanıyorum.

arkadaşlarım arasında arşivlerle ünlü biriyim. yandex, dropbox, icloud her yerde çeşit çeşit fotoğraflar saklıyorum liseden beri. düzenli değil ama 2-3 ayda bir tüm fotoğraflara bakıp duygulanırım.

fotoğraf bakmayı çok sevdiğim için saklarım ama ergenlik dönemimde kendimi görmeyi hiç istemediğim için o dönemi yok ettim diyebiliriz

saklıyorum maalesef aşağı yukarı 2006'dan beri. ama silmek istiyorum bazen. eski fotolara bakmak bana neşe vermenin aksine canımı sıkıyor.

E tabii ki. Ergenken hem çok foto çekilmezdim hem de hafıza kartımı kaybettiğim için fotolarım yok oldu o zamandan :(

Şimdi pcde + cloudda + cold storage 3 yerde tutuyorum. Ara sıra bakarım. İlk kez geçenlerde iki fotoğrafımı(zı) bastırdım vs. Güzel şey bence

saklıyorum. aksini düşünemem

Saklıyorum

I am mad about/nuts about x.
"Sick of your" bıktım demek.

I'm mad about your T-shirts.

I’m obsessed with your tshirts

dictionary.cambridge.org
www.youtube.com

İngilizce gurusu değilim ama türkçedeki hastasıyım diye bir kelime-cümle olmaz ingilizcede.
I'm mad about you diye bir kalıp var sana deliriyorum, sana çıldırıyorum şeklinde kullanılıyor. i'm mad about movie filan duydum da i'm mad about your t-shirt hiç duymadım belki kullanıyorlardır.

I'm in love with your tshirts

- love your t-shirts
- your t-shirts are adorable
- your t-shirts are wicked (ben olsam boyle derim)

bir şeyin hastası olmak tabirini "adore" fiiliyle gayet de eksiksiz karşılayabilirsiniz.

wicked +1 ama ben olsam mental derdim ki cok sik kullanilir

Fan of?

"I adore your t-shirts" iş görür.

chicken translate yapmaya gerek yok. tam olarak bu havayı vermek için en ideal ifade "i love your tshirts" olur. bu tarz kullanımlarda like beğeni olarak, love hastasıyım bayılıyorum olarak kullanılır.

Konu ile ilgili "emek şövalyeleri" ve "Farmers Alliance (Çiftçiler İttifakı)"nı araştırabilirsiniz.

şu sayfada (whorulesamerica.ucsc.edu) şu kısımlar dikkatimi çekti:

"corporate leaders put their efforts into creating stronger military forces to control workers when necessary"
"regular army also developed close ties to the industrial companies in urban areas. Three business leaders in Chicago, for example, provided the money for a military base just twenty miles north of their city"

askeri üsse yakın yere taşınmaktan ziyade yakınlarında askeri üs kurulması için maddi destek verilmesi gibi bir intiba uyandırdı.

şu kitabın 121-122. sayfaları: Archer, Robin. 2007. Why is there no Labor Party in the United States?
ve şu kitabın 85-86. sayfalarına atıfta bulunmuş: Cooper, Jerry M. 1980. The army and civil disorder: Federal military intervention in labor disputes, 1877-1900

fps kaybi olabilir netflix filmlerinde de bazen eksik fazla gozukuyor ama kesinti olmuyor.

Kesmislerdir adiler, ben de gecen koyden indim sehire'yi izleyeyim dedim kafalarina gore sahne kesmisler ne sinirlenmistim, yukleyen de arzu filmin youtube hesabi bir de, hay yapacaginiz isi

fps farkında en fazla 3-4 dakikalık fark olur yarım saat olmaz.

restorasyonlu hali baya bi kesilmiş halde evet, kuşa dönmüş vaziyette.

2 saatlik olan orijinal versiyon, 2 saat 25 dakikayı nerden gördünüz? öyle bir versiyon yok benim bildiğim.

2 saatlik orijinal versiyonun sadece vhs kayıtları filan var, restorasyonlu hali yok maalesef.

Sanırım restorasyon işi biraz zor olduğu için yaparken kafalarına göre gereksiz sahneleri kesiyorlar.

Bunun bir benzerini de vcd zamanları yaşardık, eğer çok uzun bir film değilse 80-90 dakikalık bir film ise 74 dakikaya sığdırmak için keserlerdi filmleri kafalarına göre. Uzun filmler mecbur 2 vcd olurdu zaten.

ezel favorim. ama sonra behzat ç.'yi de izle.

ezel'i izleyebilmeyi çok istedim, olmadı.
aşırı poz ve zorlama geldi ama o kadar çok seviliyor ki, sorun bende olabilir.
behzat ç'yi seversiniz, sevmezsiniz bilemem ama o en azından izlenebiliyor, daha doğal.

ezel izlemedim. behzat benim için tektir.

ikisini de izledim ve çok sevdim ama ezel biraz daha öndedir benim için. belki de tadında bittiği için. behzet ç'yi sündürdüler de sündürdüler, suyubu çıkardılar. hele blu tv sezonunda iyice rezil ettiler. ayrıca bir olaydan ötürü erdal beşikçioğlu'na da saygımı kaybedince hepten bitti dizi benim için.

ezel ile başka bence sonra behzat'a geç bence. ilk sezonları güzel.

İkisini de izle, Ama ezeli baştan sonra pür dikkat izlemelisin çünkü her bölümde devamlılık var. Dikkati dağılan biriysen uzun ve sıkıcı gelebilir.

Behzat Ç her bölümde farklı bir konuyu işlemesi ile çok daha zevkli bana göre, kendi ana hikayesinin yanında tabi.

Behzat Ç çok uzuyor bayıyor bir yerden sonra.

Kurtlar vadisi ilk 97 bölüm diyorum çekiliyorum. :D

Üçünü de izle

Biri genel olarak bağımsız polisiye bölümler, diğeri baştan sona hikaye, belli bir olay örtüsünde gidiyor. Bence ezel'e başla, arada da Behzat aç, bak.

Ezel'i izlemedim. Behzat Ç. ilk 1-2 sezondan sonra iyice Kurtlar Vadisi'ne dönüyor. Hatta hem ağlak hem Kurtlar Vadisi. Bir yerden sonra "lan benim hayatım zaten yeterince zor bir de bunu izleyemem" dedim ve bıraktım.

Behzat c bence. Pisman etmez. Hem guldurur hem heyecanlandirir

ikisi de kötü ve tahammül edilemez bir zaman kaybı açıkçası. ezel'e yukarıda ikinci cevapta yazılan yerinde sebepten ve daha sayfalarca yazılabilecek saçmalıklar ve sebeplerden ötürü tahammül edebilmek pek mümkün değil. o diziye 10 bölümden fazla tahammül edebilmek mucizevi geliyor bana. birçok türk dizisi saçmalığı mevcut çünkü.

ikinci sezonun fecaatliğine değinmek bile istemiyorum. niyeyse sonradan izleyip bu diziyi sevenler arasında ikinci sezona dair pek bir eleştiri göremiyorum ancak yayınlandığı zamanlar ilk sezonu çok sevenler tarafından bile yerden yere vurulmuştu ikinci sezonu. zaten o yüzden devamı gelmedi, baydı, millet izlemeyi bıraktı, reytingler dibe düştü, gayet haklı olarak.

behzat ç kasıntı olmamaya ve biraz daha doğal olmaya çalışmasıyla ezel'den biraz daha önde benim için ancak onun da çoğu bölümü flash tv dizileri ya da gerçek kesit tadında sıfır bütçeyle çekilmiş izlenimi uyandıran özelliklere sahip. figüranlar falan çok kötüdür behzat ç'de mesela, baya bir dikkat dağıtıp diziden koparacak kadar hem de, yemin ediyorum arka sokaklarda bu kadar kötü figüranlar oynamamıştır. bazı bölümlerden kalitesizlik damlar, sanki el kamerasıyla çekilmiş, ses desen ses değil görüntü desen görüntü değil vs. bir de polisiye ve çoğunlukla her bölüm farklı konu konsepti dolayısıyla ve filler bölümlerin bolluğu sebebiyle sıkma ihtimali yüksek. buna da 1,5 sezondan fazla tahammül edememiştim diye hatırlıyorum.

"Kurtlar vadisi ilk 97 bölüm diyorum çekiliyorum" diyen arkadaşa katılmadan edemiyorum o yüzden.

Behzat ç'de her bölüm başka hikaye denmiş. Bu yoruma dayanarak rastgele bölüm izlemeyin kendi hikayesi var.

Ezel'de Kenan İmirzalıoğlu yerine oyunculuk yapma yeteneği biri olsa belki iyi bir dizi olabilirmiş ama bu haliyle 10 bölümden fazla dayanılmaz. Çok itici bir dizi, bi iki şans verdim ama ı ıh saramadı.

Behzat'a babam izlerken bakıyodum arada ama o da çok ağlak geliyor ya izlenir mi bilemedim.

behzat ç.

Türkiye’de Behzat ç. Ve şahsiyet seçenekleri varsa diğerleri ikinci plana düşer.

Ezel izle. Daha güzel ve heyecanlı. Behzat ç arka sokaklar modunda bi dizi aslında.
Şahsiyet rocks

Yarım kalan dizi değil mi o? O yüzden tavsiye edilebilir değil maalesef :/ Güzeldi ama evet

flashforwardı mı diyorsun acaba? eğer oysa bence gayet tavsiye edilebilir bir dizi. ben çok sevmiştim. burada etmesem de arkadaşlarıma tavsiye ediyorum.

gayet kötüydü, zamanında günü gününe takip etmiştim, bitse de gitsek modunda zorla devam etmiştim. lost bitince tamamen lost'un yerini alması amacıyla yapılmış, bu konuda kendini kasım kasım kastığı için baya bi baymıştı. yayından kalkmasının sebebi de haklı olarak reytinglerin dibe düşmesi idi. tutmamıştı çünkü bu lost olma çabaları, kasıntı halleri. iptal edilmesi gayet yerinde bir karardı.

güncelleme falandır yav ne virüsü

windows 10'a virüs girmesi çok zor zaten özellikle uğraşman lazım, e bir de ekstra olarak antivirüs de kurulu sende, endişe edecek bir şeyin yok yani.

Kaspersky de kurulu anladığım kadarıyla, muhtemelen güncellemedir diye düşünüyorum ben de. Mining olsa kaspersky izin vermez.

Güncellemedir.

Eğer bilgisayarı telefon üzerinden internete bağlıyorsanız o bağlantıyı "tarifeli bağlantı" olarak ayarlamanız bilgisayarın güncelleme işlemlerini o ağ üzerinden yapmamasını, böylece kotanızdan yememesini sağlar.

support.microsoft.com

Zor bulunan paylaşılmayan filmler varsa kötü olmuş. Gişe filmleriyse gerek yok. Torrentten daha iyisini daha hızlı indirebiliyoruz artık.

Büyük bir kısmı kolay bulunan filmlerdi.

Zor bulunan paylaşılmayan filmler, muhtemelen yüzde 2'e geçmezdi.

Küçük çaplı bir film arşivim vardı ki hepsi her zaman her yerde bulabileceğim filmleri. Ben de sildim geçen hepsini. Açıp açıp tekrar izlediğim filmlerin sayısı beşi geçmezdi. Onları bile yedeklemedim. İyi yapmışsınız bence :) fiziki olarak elinizde bulunsa bu filmler belki içiniz giderdi, kıyamazdınız ama dijital ortamda çok gerek yok bence. Bağımsız, sanat filmlerini her zaman bulamıyoruz onlar hariç tabi.

Abim lise yıllarını cd'de dizi ve film yazdırarak geçirdi nero'da. Şuan hepsi çöp oldu, muhtemelen atmıştır hepsini. İyi yapmışsınız hiç gerek yok.

lise yıllarımı cd'de dizi ve film yazdırarak geçirdim nero'da. harçlıkları biriktirip her ay 1 ya da 2 tane 50'lik boş cd paketlerinden alırdım. cd çantaları alırdım özenle dizerdim. şu an hepsi çöp. çoktan attım hepsini gitti.

bir filmi insan kaç kere izleyebilir ki. hayat kısa. kaldı ki çoğunu bir kere bile izleyemedim. o izlemediklerimden birini şu an izlemek istesem internetten daha iyi kalitede izleyebilirim zaten.

nerocuların gözü yaşlı :,( benim babamın vcd -evet vcd- ve dvd film arşivi vardı ANNEM BAVULLARA KOYDURUP KOYDURUP ÇÖPE ATTIRDI. gerçi çoğu youtube'da bile bulunuyor artık -babam eski türk filmlerinin hastasıdır da-

ha, benim de böyle filmlerim var, geçende çoğunu sildim, hakikaten de zor bulunan, bir kısmı b sınıfı olan filmler var, sırf oyuncusunun/yönetmeninin hatrına indirmişim de -altyazısı bile yok.. yani türkçe'yi geçtim, ingilizce bile yok- onlar duruyor sadece. festival filmleri var -gerçi onları bile artık malum sitelerde, mubi'de -gösterimde olduğu sürece-, netflix'de felan bulabiliyorsun, torrent'i geçtim- ne bileyim eski animeler var -onlar da türk anime'de falan var- o yüzden çoğu silinesi... de işte silsem gönlüm razı değil XD

Abi sil gitsin. Çoğu çamur gibi oluyor zaten.

soru ne?

vod platformları artıyor, o yüzden kolay bulunamayan filmler de yakında kolay erişilebilir hale gelicek diye düşünüyorum. mubi ve criterion channel ilgi görüyor bence, git gide kütüphaneleri genişleyecek, hatta başka platformlar da kurulacaktır diye düşünüyorum. amazon da bu tarz bir hamle yapabilir deniyor hatta. o yüzden çok sıkıntı yapma.

imza: 2tb arşivi piç olduktan sonra arşivciliği bırakmış bir dost.

geçmiş olsun zor bir karar. benim de 1 yıla benzer durumum olacak gibi. harddisk doluyor çünkü.
bazen kurtulmak gerekiyo böyle.zaten internetten hepsini bulabiliyoruz artık

evet.

Arka plan sesiyle konuşmacının sesini ayırmak imkansıza yakın. O müziği bulup kendi sesinizle yeniden montajlayacaksınız. Videodan sesi kaldırmak için de herhangi bir edit programını kullanabilirsiniz

Sıfırdan foley kaydetmek daha kolay.

imkansıza yakın değil. bu konuda yapay zeka destekli devrimsel bir gelişme yaşandı yakın zamanda.

anahtar kelime: spleeter

github.com

spleeter gui diye arayarak şöyle iki gui uygulama buldum ancak denemedim:
github.com
github.com

PC ile oynuyorsan zaten hiç kasma bence. Belli bir süre oynadıktan sonra hala üst sıralara çıkamıyorsan skor tablosunda bunun tek bir sebebi var: Hile.

Ben BF 1 ve BF V'i PS4 ile oynuyorum. Hile yok. Çok iyi oyuncular denk geliyor elbette arada ama bazı oyunları birinci, genelde ise hep iyi yerde bitiriyorum oyunu.

PC'de CS GO oynayalım diyoruz her 10 oyundan 8'i hileli oluyor. O yüzden oyun kanser ediyor. Muhtemelen Battleground oyunlarda da çok fazla hile var.

Oyunlar da hile var hileyi geçtim bazıları gününün tamamını oyuna veriyor bizde işten gelince 2 3 oyun oynayalım zevk alalım diyoruz bu sefer de tadı çıkmıyor ki oyunun. Kanser ediyor gelen vuruyor giden vuruyor. Birde oynamazsan bir süre hemen kas hafızası refleksler azalıyor o da çok nankör aslında hep oynaman lazım bu sefer de bütün hayatın o oyun oluyor.

Battle Royal sevmeyenlerdenim. Ama tam olarak beceremediğimden değil, bana bir şey katmadığından. Yani sürekli aynı şey oluyormuş gibi geliyor. Loot yap, adam ara, çatış, öl veya kazan hoppp tekrar yine başa dön. Böyle rekabetçi oyunlar arasında sadece Lol ve Cs go çok oynadım. cs go'da yükselemedim iyi oynayanlar var :) lol de epey yükseldim ama yine ilk başta dediğim gibi hep aynı şey olduğu için bıraktım ve 1 senedir açmadım. Ayrıca çok zaman yiyor böyle oyunlar. Normal hayatına vakit ayıramıyorsun. Bir maç en az yarım saat sürse, girince yine 4-5 el atıyorsun. Böyle oyunlar da öğrenmesi kolay ama ustalaşması zor. Çok çok vakit ayırman lazım iyi yerlere gelebilmek için.

O dediğin hikayeli oyunlar ise sana hırs harici çok şey katıyor. Atmosfer, güzel bir hikaye, özgürlük hissi, iyi yazılmış diyaloglar ve en önemlisi oyun eninde sonunda bitiyor :) Ara verip oynasan bile normal hayatına bir şekilde devam ediyorsun. Bağımlılık yapmaz, tek amacın var hikayenin sonunu görebilmek. GÖrünce bitiyor yani.

Hırs istediğim zaman souls temalı oyun(bloodborne<3 Dark souls serisi) kuruyorum. New game plus kasıp kendimi test ediyorum. Bİr şekilde o zorluk hissini tadıyorum.

Zaten genel olarak online oyun sevmiyorum ben. Yani ben oyuna dünya para veriyorum karşılığında iyi bir atmosfer, güzel hikaye görmem lazım. hikaye bittikten sonra ilgimi çekmiyor. Last of us 2 nin verdiği oynanış ve atmosfer benim kontrol ettiğim bir film izlemiş hissi verdi ve geçtim gittim bu bana yetiyor.

Bir ara ben çok korkuyordum ulan her yer oyuna battle royal ekliyorlar, her oyun onlie çıkıyor. Dedim herahlde hikayeli oyun devri bitiyor ama allahtan o ara God of warlar, last of uslar rdr 2 ler, bi kaç iyi satan hikaye ağırlıklı indie oyunlar çıktı da tek kişilik hikayeli oyunların ölmediğini gösterdi :D

katılıyorum ben de hiç zevk alamıyorum ayrıca eazy çok güzel yazmış her dediğine +1

rekabetçi oyunlar hem büyük bir zaman kaybı hem sinir harbi. zevk vermekten çok zarar verdiğini fark ettiğim zaman herhangi bir rekabetçi oyun oynamayı bıraktım.

o işi profesyonel olarak yapıp bir takımda oynayıp para kazanmadığın sürece anlamsız bence rekabetçi oyun oynamak.

hile olsun olmasın, hiç ilgimi çekmedi. ilgimi çekse bile fiziksel olarak oradakiler gibi seri oynamama imkan yok. oyun videolarını izlemeyi severim ama bu tarz videoları bile izlemiyorum.

Sene 05-06 falandi, battlefield oynuorum. Bayagi antrenmanliydim o zamanlar, makina saglam zaten oyuna gore ayarlanmis. Internet sikintisi yok zaten yurtdisindayim, lag falan yok. Neyse, bir odaya girdim, kafayi kaldiramiyorum aninda indiriyorlar. Hile yapilmadigina eminim zira butun hileleri biliyorduk o zamanlar, neyse. 3-4 saat ugrastim kimseyi pek kimseyi vuramadim. En sonunda ekrana yazdim kac yasindasiniz ne ayaksiniz diye, yas ortalamasi 13 falandi, ben 23-24 yasinda idim o zamanlar.

Buraya kadarmis dedim biraktim, bir daha oyun oynamadim. Bir tek diabloyu bekliyordum o cikinca kesin makina toplarim diyordum o da cikti gidip almak bile istemedim. PS ile isim hic olmadi, PC de oynuyordum sadece.

Acikcasi 30lu yaslara gelip hala oyun karsisinda saatler gecirene hayret ediyorum artik..Hala vazgecmeden oynayanlar varsa, bunu nasil basardiklarini anlatabilirlerse sevinirim..

görüş işte, kişisel bir olay. yeterince ararsan izlediğim en iyi dizi sihirli annem'di diyen de bulursun.

saydığın üç diziyi de izledim(walking dead'i bitirmedim gerçi) bence hiçbir dizi breaking bad gibi değil. oz bir de epey iyiydi bak. bu da benim kişisel görüşüm :)

Merak edene better call soul'da epey merak ettirici.

katılıyorum kesinlikle. çok güzel diziler çıksa da, prodüksiyon kalitesi vs. bakımından çok daha iyi işler bile çıksa lost'taki o merak duygusunu yaratabilen başka bir diziye rastlayamadım henüz doğrusu.

lost bittikten sonra bayrağı devralmak isteyenler yapımlar türüyordu sürekli, lost formülünü taklit etmeye çalışan. ancak tutturabilen çıkmadı pek.

flashforward vardı mesela, dizinin her şeyi lost taklidiydi. tamamen lost'un boşluğunu doldurmaya çalışıyordu. bir sezonda çuvalladı.

the event diye bir dizi çıkmıştı, tamamen lost formülünü uygulamaya çalıştı ancak çuvalladı hiç beceremedi.

persons unknown geldi şimdi aklıma, gelmez olaydı, en berbat teşebbüslerden biriydi.

bizzat jj abramsın kendisi bile alcatraz diye bir diziyle lostun izlerini takip etmeye çalışıp çuvallamıştı yine.

terra nova vardı sonra, spielberg'in ismini kullanarak yer edinmeye çalıştı, berbat ötesi bir denemeydi, bir sezon bile süremedi.

daha çok var tabii de bunlar şimdilik aklıma gelenler birebir lostu taklit etmeye çalışanlar olarak.

yeri bir türlü doldurulamadı yani.

Sanırım şöyle bir denge var: çok ucu açık yaparsan merak full oluyor ama sonu bir yere bağlanmıyor (lost işte özetle)

Kurguyu süper yaparsan iyi yere bağlıyorsun ama merak uyandırma katsayısında azalma oluyor.

Lost un tadı baskaydi ama polisiyede heyecandan öldüren bisürü dizi var.

Bron Broen
The killing
Broadchurch
Ve the missing.

Bana da lost seyirciyle çok oynuyor gibi geldi. Bunlar da benim beğendiklerim:

Wire
Fringe
GoT
Prison Break ilk iki sezon
Crown
Mindhunter

Deer hunterın dediklerini merak ettim.

lostu "o zamanlarda" izlemiş kişiler seni çok iyi anlıyor merak etme. katılıyorum. hiçbiri lost gibi olmadı olamaz da..

lost en iyi diziydi demiyorum ama ortalığı kasıp kavurdu kitledi insanları.
insanlar hipotezlerle kafayı bozmuştu..

artik farkli kusaklar ve seyirciler hollywood'a para kazandiriyor. seyirci kitlesi degisince, yapimlar da degisiyor haliyle.

misal, saydigin dizilerin hepsini izledim. ben de walking dead'i sevmedim. bil bakalim neden? :)

lost'un her bölümü ecnebilerin cliffhanger dediği "hasktr şimdi ne olcak lan?" tepkisi uyandıracak şekilde özellikle yazılıyordu, nedeni bu. şimdi tekrar açıp bakın bölümlere, hepsinin son birkaç dakikasında bir ters köşe, bir gizem ortaya çıkıyor bir sonraki bölüme bırakılan. (mesela ilk hatırladığım Not Penny's Boat olayı) adamlar avuç içine yazılan mesajla 3 saniyelik bir sahnede bir sonraki bölüme pas atıyordu her bölüm. Doğru düzgün hiç "geçiş veya bağlama bölümü" denebilecek bölüm yoktu.

diğer dizilerde durum böyle değil. cevaplarda adı geçen breaking bad, better call saul, game of thrones, vs. tüm dizilerde 2-3 hareketli bölümün ardından (ki onlarda da bir sonraki bölümü merak ettiren cliffhanger'lar olmasa da) daha sakin, karakter veya olay örgüsü gelişimine yarayan ara bölümler oluyor.

Hiç kimse Dark’tan bahsetmemiş ama bence Lost’tan sonra Lost kalitesine en yakın kaliteli iş Dark oldu ve daima merak uyandırdı. Tek farkı, Lost kadar hazmetmesi kolay ve rahat izlenebilir değildi ama genel manada Lost’a yakın bir iş olduğu söylenebilir.

losttaki çoğu hikaye bağlanmadı. o yüzden o kadar da iyi değil aslında.

raised by wolves izle derim.

lost döneminde izlendiğinde en efsane dizi olarak akıllarda kalıyor şidi izlesek bu ne ya diyenler çıkacaktır.

o kadar merak uyandıran dizi çıkmadı katılıyorum

eksisozluk.com

sosyal ağ olarak kısmen denendi. Hatta beğeni aldıkça kendi tokenından veriyor, maddi değeri oluşursa (ki 2017de vardı) para bile kazanıyordun.

Fakat merkezli olabilir bu tam emin değilim. Yine de blockchain projesi.

olur da insanlara ulaşması zor olur.

her gün yeni bir benzer proje çıkıyor yoksa ortaya. gerek altyapısal anlamda, gerek hazır ürün anlamında.

Valla bi 5-6 sene önceydi sanırım, ben bi p2p (bittorrent) twitter klonu yazdım, arkadaşlara zorla kullandırttım. Çok ilerleyemedik.

Temel sorun NAT diye bir olay. p2p için herkesin ip'sini bilmek gerekiyor. Yeterince ip olmadığı için insanlar ip paylaşıyorlar, bu da kimin hangi kullanıcı olduğunu bulmayı zorlaştırıyor. İşin içine mobil girince iyice karmaşıklaşıyor durum.

İmkansız mı? Değil, torrent çalışıyor mesela. Ama torrent'i implement edenler çok iyi mühendisler. Sıradan bir websitesi yapacak insanlar arasında hole punching bilen, nat traversal yazabilecek birilerini bulmak zor.

gerek var mı?

valla ipfs guzel teknoloji. onunla olabilir.

kv

Breaking Bad

unbreakable kimmy schmidt

Community

OZ.
Hazır 1080p'si de çıkmışken.

Avrupa yakasi

seinfeld

six feet under'ı siz yazmışsınız o yüzden the sopranos

her telden çalması gerektiği için simpsons.

The missing

The Good Place ya da Atpyical

Friends

Lost

lost.
dünya dizi tarihini değiştirmiş, günümüzdeki uluslararası dizi izleme kültürünü yerleştirmiştir.

Happyish

Oz

Rome

Kesinlikle 24

önerim Battlestar Galactica olurdu.

kendime tek dizi seçecek olsam The Simpsons seçerdim(bir ömürlük seri).

this is us

bu soruya cevabım her zaman LOST olur.
neyse ki hakkını veren 1-2 kişi daha olmuş cevaplarda sevindim.

bu dizi koca bir sektörde devrim yapmıştır ve bir mihenk taşıdır. şu an izlediğimiz dizilerin çoğuna ve ardından gelmiş geçmiş iz bırakmış birçok diziye yön vermiş bir yapımdır. tv sektörünün seyrini, gidişatını, yönünü, her şeyini değiştirmiş bir dönüm noktasıdır.

the office

Kv+1

Black Sails.

Futurama:D

lilyhammer

Dexta'

breaking bAD

six feet under

Oz, Rome, The Office, Breaking Bad

maalesef, bunlar mahşerin dört atlısı..

181 boya small küçük olur, medium veya large gider, rapçi gibi olmaması için slim fit alabilirsiniz.

dockers ve lee'nin medium'u o boy ve zayıflık için ideal bence.

us polo,


Sana s gider slim fit olur

lcw

Basic tshirt soruyorsan denediklerim:

H&M --> kötü, 3-4 yıkamaya yamuluyor.
Levis --> rezalet, özellikle siyah basic tshirt'e 100 lira verip 3-4 kere giyebilmiştim. Rengi pazar tshirtlerinden daha çabuk soldu.
Gap --> bu biraz iyidir ama 100 lira üzerine değmez. Ben indirimden 70 lira civarına alıyorum, en uzun gidenlerinden birisi buradan aldıklarım.
Kaft --> birkaç sene önceki basic tshirtleri iyiydi, şu anda bozdu. 50 liraya değmez.
Zara --> fena sayılmaz ama bazı ürünleri gereksiz pahalı olabiliyor. İndirimden alınabilir. Ama bedenleri çok mantıksız olabiliyor, kesinlikle denenip alınmalı.

lcw bi de pazar.

eskiden pazara pek bakmazdım da lcw de bile dandik bi tişört 40tl olmuş. 2 yıkamada yamulacak zaten. yazık günah. eşofman altları ve şortlar direkt pazar zaten yarı fiyatına.

kotları bi ara outletten almıştım vena diye bi markadan fena değil.

lufian, tween, damat, pierre cardin, bazı avva tişörtler.

medium uygun bence slim fitse.

sürekli bunu alıyorum.

www.morhipo.com

178cm / 74kg large kullanıyorum.

Mavi'nin beyaz tişörtlerini severim. Kumaşı ve yaka, kol gibi detayları tatmin eder.

Small küçük olur mu çok geniş bi soru. Nerenin small'u? Ben 189'um ve C&A'den small t-shirt giyiyorum mesela. Massimo Dutti'den medium alıyorum. Large hemen hemen her yerde büyük geliyor.

little big, koton, mavi

Mavi'den alıyorum ben. Kaft'dan birkaç tshirt aldım ama solgun duruyor. 1.81e medium olur.

182yim L - large giyiyorum. M giyince braz aşağıya 2-3 santim çekiştirmek zorunda kalıp rahatsız oluyorum.

genelde kotondan tshirt ve sweatshirt alıyorum. kotu da lc'den

semt pazarı

dockers, decathlon, defacto, mavi

Valla ben kendi t-shirt'lerimi kendim yapıyorum. Yani istediğim şeyi tasarlayıp üzerine basıyorum. Siyah veya başka uygun bir renkte (tek renk) shirt satın alıp, printcilerde bastırıyorum. Ben de o boydayım ama ölçüm XXL.

Evet oyle.
Buyuk bir odulum olmadı ne yazik ki:(

Tabi ki!
Tek ödül benim, bence güzel de bir ödül oldum.

canım anam <3

maddi desteğim var, hiç onu üzen bir evlat olmadım. arkadaşı gibiyim bu yeter sanırım.

Ödül müdür bilmiyorum ama şu an hastane de yanındayım. Her zamanda yanımda olucam.

bulaşık makinası aldım geçenlerde, maddi olarak en büyük bu.

manevi olarak da sürekli düşünüldüğünü bilmesi, hal hatır sorulması en büyük ödül.

Ilk maasimla yüzük almistim hanimefendiye.

Bence de iyi ki varlar.

iyi ki var.

en büyük hediyemiz: babama karşı onun yanında varolmamız.

kadın bugün kandil diye niyetliydi gittim ekmeğini aldım :)
annem böyle şeylere seviniyor benim, çünkü o herkesi düşünür, hep düşünür ve yapar, onu kimse düşünmez :/ (abartı yok tüm mahalleyi, tüm sülaleyi, kurdu kuşu düşünür, nasıl bir sabır nasıl bir kapasiteyse bitmedi...)
en büyük ödülüm 10 gün tatildi, her şey onun için düşünülmüştü. inşallah tekrarı olur.

Tanıyanlar var beni burda ama neyse.

Olmadı. Kral çıplak.

Lakin.
Ama onun annesine oldu. Yıllanmış bir ödül. Utansam da hayata dair gurur duyduğum tek hareketim bu. Mirasım da bu olabilir.

değil

Evet anne gibisi yok. Maalesef benim de annem yok ama. Ne sanslisiniz annesi olanlar, annesi olan herkesi cok kiskaniyorum. Annem olmadigi icin bir sey basarsam bile kim benimle gurur duyacak ki diyorum. Buyuk bir eksiklik.

ben de iyi ki var diyen şanslılardanım ama değil diyenleri de anlıyorum şahit olabildiğim kadar. babanın "iyi ki var" olmaması ile anne çok farklı, etkileri çok daha ağır.

en büyük ödül, telefon almıştım o galiba?

anamı çok severim, gurur duyarım, canım anam go girl go. hiçbir ödülüm olmadı açıkçası. ne okulu bitirip iş güç sahibi olduk, ne para kazandık. çocukken çok akıllıymışım, o zamanlar dehşet iyiymişim ama liseden sonra çok bozmuşum. ana tabii, her halükarda sevdiğini biliyorum ama eskisi kadar yakınlık bile göstermiyor açıkçası, sıkıldı herhalde denyoluklarımdan. pek bir şey vermedim, uzun vadede verebileceğimi de zannetmiyorum. en fazla işte belki arabam falan olursa gezmek istediği bir yere götürürüm. çok istiyormuş öyle çocuklarıyla gezebilmek. olursa o olur yani. ona kalsa ev alacağım falan... nah. 30 yaşında mezun oluyorum zaten. iş bulduk, para kazandık, kyk borcunu ödedik, akıl sağlığımızı koruduk, işten atılmadık, belimizi doğrulttuk da annemize ev alması kaldı.

Iyi ki varlar. Sag salim hep varolsunlar. Benim annemin kendini dusundugunu hic gormedim. Dışarıda bir sey yese paket yapip eve getirmezse rahat yiyemez. Oysa ki kucuk degiliz ve istersek alir yeriz ama nasıl bir duyguysa bogazdan gecmiyormus. Alisverise gittiginde sevecegimiz bir seyler gorurse kendine bir sey almaktansa o akkini bize bir seyler alarak kullanir. Kendi annesi yani anaannem dunyada tanidigim en kotu karakter. Maalesef kotu anneler de var.

Annemin mutlu olmasi yuzunun gulmesi icin abim ve benim saglikli ve mitlu olmamiz yetiyor ama ben calisirken ona butcem yettigince altin takilar alirdim. Cok sever. Ona yapacagim maarafa hic acimam. Yeterki mutlu olsun rahat etsin.

diğer kuponlara ne diyorsun?

Bilet resmi sitede yayınlanmış, aynı yöntemle siz de rengini değiştirebilirsiniz. Geçersiz olan bilete ikramiye çıkmış ve bunun bir hile olduğunun düşünülmesi normal.

@prasinos
hangi kuponlar?

@dahinnotha
geçersiz olduğunu nereden çıkardın? rengini niye değiştireyim? zaten diyorum ya bilgisayara aktarıldıktan sonra karalanmışsa rengini mengini değiştirmenin bir önemi yok o yüzden saçmalık diye.

ya o değil de saatin üzerinin karalanmasının mantıklı bir açıklaması var mı? daha bu noktadan hile olduğu çok açık değil mi?

@candide

sebebi gayet basit; kazanan kişiyi korumak. saat ve dakika apaçık ortada olsa kazanan bayinin ya da çevredeki kameraların yardımıyla kazanan kişi tak diye ortaya çıkar.

aynı bayiden aynı saatte oynanan iki kupon var, onun için karalanmış olamaz mı?

daha düne kadar niye böyle bir uygulama yoktu peki? o saatte oynayan kişiyi kameradan bulup yakasına yapışmak milletin yeni mi aklına geliyor?

Videoyu nerenizle izlediniz panpalar.

Sorun karalanmasi degil, sorun karalanmis izlenimi verilmis ama aslinda paintle oraya 2 kare konmus sonra keceli kalemle ustunden gecilmis. Ya da tam tersi yapilmis.

Adam bu harekete killanmis.

O karalama bilgisayarla karalama gibi durmuyor. Oldukca biçimsiz. Bunu bilgisayarla yapabilir misin?

sorun arkadaslarin dedigi gibi zaten. hem kalemle karalanmis hem de bilgisayarda paintvari bir sekilde yapilmis. diger kuponlarda ise sadece kalemle karalanmis.

profile wall

@kim bilir, fena tavsiye degil ama ben nickalti'dan "nickaltindaki entryler"i kastediyordum.

profile wall cok resmi bi de. daha salas bisi lazim.

ben de profile wall ile "nickaltindaki entryler"i kastettim zaten.

başka bişi gelmedi şu an aklıma, "nick/nickname/username/profile comments" belki.

Undernick

Nickunder

nickpage.

alias comments ... tam olarak nasıl bir şekilde kullanacağını anlamadım ama ben olsam alias derdim nick altı için

sabahattin ali'nin telif hakkı şuan yok bildiğim kadarıyla belli bir süreyi geçtiği için bir çok yayınevi sabahattin ali kitaplarını basmaya başladı.
bunun sonucu farklı fiyatlarda ve yayınevleri tarafından basılmış eserleri önümüzdeki günlerde daha çok görebiliriz.
Eğer devlet sabahattin ali'ye özel olarak bir telif koruma yasası çıkarırsa ancak bu durum değişebilir.
ancak kanunen şuan o kitaplar kamunun malı. daha bir çok yayınevi basıp ucuz fiyatlara satacaktır.
sanırım sitem eden kişi bundan muzdarip.

Bkz. Az bilinen efsane duyarlar. Bu eleman da bunu yapiyor.

sebep? baktım bahsettiğin hesabın doğru dürüst takipçisi bile yok random birisi tepki gösterse ne olacak göstermese ne olacak anlamadım.

Kim bilir, "sebep?" derken? Takipçisi var veya yok adam yayınevi çalışanı veya sahibi. Merakımı cezbetmesi için binlerce takipçisi mi olsun illa. Ayrıca ben ekşide görüp paylaşmadım ama ekşide de gündem olmuş.

tepki göstermiş diyorsun ya sebebi neymiş yani niye tepki göstermiş neyine tepki göstermiş hangi sebeple?